Goryeo Krallığı Kapılarını Bize Açıyor; Scarlet Heart Ryeo (Moon Lovers) Dizi Yorumu



OYUNCULAR
Lee Jun-Ki: Wang So
IU: Hae Soo
Kang Ha Neul: Wang Wook
Hong Jong Hyun: Wang Yo
Baek Hyun: Wang Eun
Nam Ju Hyuk: Wang Wook
Ji Soo: Wang Jung
Yoon Sun Woo: Wang Won 
Kim Sung Kyun: Choi Ji Mong
Seo Hyun: Woo Hee

Hellö!! Goryeo krallığı kapılarını bize açıyor. Hem de yakışıklı prensleriyle birlikte...

İtiraf etmeliyim ki bu dramayı seneler evvelinden, ilk çıktığı zamanlar da izlemeye başlamıştım. Öyle ki, bir sonraki bölümü için günleri sayıyordum. Fakat yorumunu girmek şimdiye nasip oldu. Neyse efenim, geç olsun güç olmasın demişler öyle değil mi? Şimdiden belirtmek isterim ki yorumum oldukça uzun olacak ve belki bazı yerlerde spoi kaçırabilirim. Fakat yinede elimden geldiğince spoi vermemeye çalışacağım siz güzel dostlar için.

Hazırsanız yoruma başlayalım. 3... 2... 1... Ve motorr!!



DİZİNİN KONUSU

Zamanın birinde; dört tekerlek üzerinde taşıtların hareket ettiği, telefonların dokunmatik hale geldiği, teknolojinin gelişip uzaya kadar çıktığı, insanların dilediği gibi, hiçbir kısıtlama altında olmadan yaşadığı bir yılda yani günümüz zamanında sevgilisi tarafından terk edilmiş olan Go Ha Jin kızımız, kederinden içki şişesini alıp bir göl kenarına içmeye gider. Bir yudum, iki yudum derken o da ne? Bir çocuk gölde boğuluyor ve küçük çabalarıyla suyun yüzeyine çıkmaya çalışıyor. Go Ha Jin kızımızın ise gözüne bu arada çocuk takılıyor ve insanlığının da vermiş olduğu iç güdüyle kendini göle atıyor ve çocuğu kurtarmaya çalışıyor. İşte tam o sırada güneş tutulması gerçekleşiyor ve kızımız kendini uzun bir zaman yolculuğunda buluyor. Bu uzun zaman yolculuğu Go Ha Jin'i Goryeo Krallığına gönderiyor. Tabii ki Hae Soo olarak. Hae Soo bedeni altında Go Ha Jin ruhlu kızımız bu dönemdeki prensler arası taht savaşlarına, birbirinden farklı dehşet verici olaylara ve tabii ki aşklara tanık oluyor ve yaşıyor.

Eveet! Gelelim yoruma...

Allah'ım bu nasıl biz diziydi? Başlarda gözlerinizden kalpler çıkarak izleyeceğiniz, ortalarda kalbinizde tuhaf bir burukluk hissedeceğiniz ve sonlarında doğru ise içiniz dışınıza çıkacak şekilde bir yandan hüngür hüngür ağlayıp, bir yandan da kızgın bir boğa gibi kulaklarınız ve burnunuzdan kırmızı dumanlar çıkararak öfkeleneceksiniz. Belki bazılarınız bunları hissetmese de genelinizin böyle hissedeceğinden kesinlikle eminim. 

Oyuncu kadrosu tam anlamıyla toplama kampı gibi. Birbirinden bağımsız ve alakasız kişiler seçilmiş dizi için. Buna rağmen mükemmel ve dev bir oyuncu kadrosu olmuş diyebilirim. Herkes birbirleriyle olan uyumunu çok güzel bir şekilde yakalamayı başarmış. Kimi diziyi izleyenlerin yorumlarına bakındığımda çoğu IU'nun oyunculuğunu ve dahi kendisini de beğenmediklerini gördüm. Özellik gözlerinin yuvarlaklığını ve onları kocaman kocaman açarak belertmesinden hiç hoşnut değillerdi. Pekala, gözlerinin yuvarlaklığına bir şey diyemeyeceğim, esasında bu şekilde yaratılmış fakat (!) gözlerini kocaman açması beni çok olmasa da azıcık rahatsız etmiş bulundu. Oyunculuğuna ise bir şey diyemiyorum çünkü dizinin sonuna kadar rolünün altından gayette güzel bir şekilde kalktı.

SANIRIM DAYANAMAYACAĞIM VE SPOİYE GİRİŞ YAPACAĞIM!!!

Yanlış hatırlamıyorsam Go Ha Jin, Goryeo Krallığına 8. prensin karısının kuzeni olarak gidiyordu. İlk bölümlerde her şey güllük gülistanlık gidiyor, Hae Soo prenslerle olur olmadık yerlerde iyi veyahut kötü bir şekilde karşılaşıp, tanışıyor ve ilk izlenimlerini gösteriyordu. E bir yerden sonra diziye aşkın girmesi gerekiyordu öyle değil mi? (Girmez olaydı!) Hae Soo ne yapsa yeridir? Kız gidiyor yüzsüz gibi kuzeninin kocasına aşık oluyor. Burada delirmeye başlıyorsunuz işte. Hayır o pamuk kalpli kadına bu yapılır mı? Kocasının kuzeniyle aşk yaşadığını öğrendiğinde bile kadın hiçbirisine kızamadı. Valla Müslüman olsa sevap point. O kadar iyi kalpliydi. Birde 8. prensin de Hae Soo'ya aşık olduğunu öğrendiğiniz zaman kafayı iyiden tırlatıyorsunuz. Ah şu anda bile ter basmaya başladı beni!



Her neyse uzunca geçen bir kaç bölüm habire bu ikisinin bayıcı aşkını izliyoruz. Dizide sinir olduğum birinci kısım bu. Hayır yani orada gizemli, yakışıklı, karizmatik, sevilmeye muhtaç Wang So var kızım sen hangi akla gidip Wang Wook'a aşık oldun? Zaten ilk başta bu ikiliyi izlemekten Wang So'ma koyacak sahneleri yoktu. Hep bir geri planda, hep bir ikinci roldeydi. Adamın yüzünü bir bölümde iki ya da üç kere görüyordum. Aha bu da sinir olduğum ikinci kısımdır. Eh, tabii sonradan bu açığı kapattılar lakin doyamadım... 



Sinir olduğum üçüncü kısma gelecek olursak; Wang Wook'un karısına aslında en başından beri aşık olduğunu fark etmesiydi. Hayır madem seviyordun, ne diye başka kıza gittin? Ne diye karının kalbini o kadar kırdın? Ne diye onu kederli, hüzünlü bir şekilde ölüme yolladın? Evet buradan anlayacağınız üzere karısı ölüyor. Tam bu sırada Im Sun Hae'nin Will Be Back (Dikkat! Video ağır spoi içerir.) şarkısı çalmaya başlayınca kim tutar beni? Açtım bütün çeşmeleri başladım ağlamaya. Bu ölüme üzülenler sadece izleyiciler ve Wang Wook'un karısının birinci dereceden yakınları değildi. Bu ölüme herkesten daha fazla üzülen birisi daha vardı ki kalbimin ağırlığına tonlarcası daha eklenmişti. Baek-Ah. Kendisi dizide en sevdiğim karakterlerden birisi oldu. Fazlasıyla asosyal, iyi ve masumdu. Ayrıca Madam Hae'ye platonik olarak aşıktı. Bu yüzden en çok üzülenlerden birisi oldu.

Prenslerin birbirleriyle olan ilişkileri, konuşma tarzları, samimiyetleri her şey başta o kadar güzel ve tatlıydı ki keşke hep böyle olsaydı dedirtti. Fakat bir kraliyet ailesinde mutlu geçilen zamanlar sayılı ve gelip geçici. Goryeo Hanedanında kral olabilecek birçok prens vardı ve bunlardan sadece bir tanesi tahta oturabilirdi. Bu yüzden bu mutlu anılar da bir rüya gibiydi. Uyuduk ve gözlerimizi acı dolu dünyaya açtık. Dizinin ortalarına geldiğimizde taht kavgaları başlamış oldu. İşler gittikçe ciddileşmeye ve her bir prensin hayatları risk taşımaya başladı. Kraliçe Yoo, ana kraliçe olabilmek için Wang Yo'yu bir kukla gibi elinde oynatmaya başladı ve başarılı oldu da. Fakat Wang Yo'nun sonu da hüsran ve pişmanlıklarla bitti. Kraliçe Yoo, Wang So'yu küçüklüğünden beri sevgisinden mahrum bırakan ve
saraydan gönderen kişiydi. Wang So bu yüzden yalnızlaşmaya çekilmiş ve annesinden hala sevgi beklese de her şeye karşı kendisini soyutlaştırmıştı. Ta ki taht kavgaları başlayana kadar. Taht kavgaları başladığında Wang So için de intikamın kapıları açılmaya başladı ve içten içe kral olup herkese asıl güçlünün kim olduğunu göstermek istedi. Bunun uğruna ise yürüdüğü yol bütün kardeşlerinin kanıyla lekelenecekti. Öyle de oldu.


Bütün bunların yanında Wang So, Hae Soo'ya aşık olmaya başlamış ve aşkına karşılık olarakta Hae Soo'dan bir şeyler bekliyordu. Tabii bu sıralarda Hae Soo kendisi için hayatı pahasına da olsa fedakarlık yapan Lady Oh'un ölümünün acısını üzerinden atmaya çalışıyor ve sevdiği Wang Wook'u unutmaya çalışıyordu. Bu yüzden Wang Soo'nun Hae Soo'ya karşı olan ilgili tavırları olduça sevimli ve hoştu. Onu seviyordu ve sevdiği kadından da karşılık bekliyordu. Küçüklüğünden beri tatmadığı sevgiyi onda tatmak istiyordu. Ve geçte olsa Hae Soo iyice kıvama gelmeye başladı, Wang So'ya aşık oldu.

Son bölümlere doğru aniden ölümler başladı. Her prens birbirinden değişik ve dehşet verici ölümle karşılaştı. Tabii bir kaç kişi dışında. Hae Soo, Wang So kral olmaya çalışırken her zaman yanındaydı ve Wang So'ya ne olursa olsun asla hırsına yenik düşmemesini söylemişti. Fakat ilerleyen bölümlerde Wang So yavaş yavaş hırsına yenik düşmeye ve kalbine kötülük tohumları ekilmeye başladı. Bu durumda Wang So'yu sevsemde bir yandan ona üzülemeden de edemedim.

Final kısmı ise beni benden alan sahnelerin en tepesinde yerini alıyor. Wang So'nun kral olması, etrafındaki herkesin onu terketmesi, koskoca sarayda yalnız başına kalması ve Hae So'nun günümüze yeniden dönmesi... Her şey o kadar acıklıydı ki Wang So için gözlerdeki çeşmeler ister istemez yine açıldı. Son, her ne kadar ikinci sezon gelebilir havasında olsa da gelmeyedebilir. Fakat bende gelsin taraftarıyım. Tabii ki aynı oyuncularla. #moonloversikincisezongelsin!

Şimdi sizlere dizide sevdiğim sahnelerden birkaçını giflerle süsleyeceğim.


(Wang Eun ile Hae Soo saç başa girerken az gülmemiştim.)



(Burada Wang So, Hae Soo'dan kaçamak öpücükler almaya çalışıyordu.)


(Ah bebeğim! Böyle ölmeyi haketmiyordu.)


(Hae Soo ve Wang Eun ilişkisi çok tatlıydı. Ve tabii Wang Eun'ın Hae Soo'ya olan hisleri ve Hae Soo'nun kendisinden hoşlandığını zannettiği sahnelerde.)



(Ağlamaktan ciğerlerimin çürüdüğü sahne.)


(Hae Soo, prenslere şarkı söyleyip, dans ederken Wang So'nun gülmemek için kendini zor tutması.)


(Lady Oh öldükten sonra Hae Soo'nun tek kişilik protestosunda Wang So'nun destek olduğu sahne. içim erimişti.)


(Kuraklık sırasında Wang So'nun yağmur duası yapması ve Hae Soo'nun onu kral kimliğiyle görmesi. Kalbimi pır pır ettiren bir sahne daha!)


(Hae Soo'nun hizmetçilik yaptığı sıralarda sürpriz bir şekilde Wang So'nun ortaya çıkması ve o sıcak sarılışı.)


(Wang So'nun Hae Soo'ya olan kaçamak bakışları.)




(Ve final! Üzüntüden hüngür hüngür ağladığım bir sahne daha. Resmen Wang So'nun yalnızlığı kalbimi delip geçti. Ayrıca Hae Soo'ya onu bulacağını akılda 'ikinci sezon olabilir mi?' soru işaretlerini bıraktı. Sizce ikinci sezon gelir mi?)

Yanlış hatırlamıyorsam tarihte Wang So şu dizideki kötü kızla evleniyor ve çocukları oluyor. Hae Soo falan yok yani tarihte. Ay şu dizi yüzünden resmen Kore'nin tarihine hakim oldum valla.
Vay be! Ne uzun yorum oldu. Ben yazarken yoruldum valla inşallah siz okurken yorulmazsınız kikikiki.

Yorumlar

Popüler Yayınlar