Korede'ki Çatı Katımdan Sesleniyorum - Didem Duygu Demir / Kitap Yorumu

  1. Kitabın Adı : Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum.
  2. Yazar Adı : Didem Duygu Demir
  3. Yayınevi : Ephesus Yayınları
  4. Sayfa Sayısı : 378

Kendi küçük dünyasında kelimenin tam anlamıyla yuvarlanıp giden, yaprak uçsa gülen bir kızdım ben. Ufak tefek düşler kurardım uyurken… Ancak ne yazık ki hayat her zaman izin vermiyordu yaşamda istikrarlı olmaya. 

Düşlerimin kaybolduğu, gülüşlerimin silindiği bir dönemde, aşkın o sihirli gücü tuttu ellerimden. Bir Asyalının derin çekik gözleri şifa olurken titreyen kalbime, baş

  1. Kitabın Adı : Kore'deki Çatı Katımdan Sesleniyorum.
  2. Yazar Adı : Didem Duygu Demir
  3. Yayınevi : Ephesus Yayınları
  4. Sayfa Sayısı : 378

Kentin gri sokakları umut koktu yeniden.

Bir süre aşk konuşuldu Kızılay'ın oynak kaldırımlarında. Gölgelerimize bakınca, tek göze çarpan aramızdaki otuz santimlik boy farkı olsa da… Biz bundan çok daha fazlasıydık aslında.

Bu, benim hikâyem… Ve hikâyemin kahramanı bir Koreli.

"Bir dakika bekle, hemen geliyorum!" diyerek yanımdan ayrıldı. Yaklaşık on dakika ayazın orta yerinde bekledim gözlerden kaybolan ve çantasını bana emanet eden adamı. Geldiğinde elinde iki bardak kahve vardı. Elime tutuştururken ince ince mırıldandı.
"Bu akşam kahve içmek istemediğini biliyorum. Bu, ellerini ısıtmak için."




 Hellöö! Yaa şu kitabın rengine, tatlılığına bakar mısınız? İnsanı resmen ''Beni oku! Beni oku!'' diye içine çekiyor. Ayrıyetten Kore fanı olmamın da katkısı yok değil :) Elimde değil yapabileceğim bir şey yok. 

İlk başta size biraz yazarı tanıtacağım. Yazarımız yukarıda da gördüğünüz üzere,  Didem Duygu Demir. Kendisinin bayağı bayağı bayağı fanları var. Bayağı çok. Neden mi? Çünkü imrenilecek bir hayatı var, sevgilisi var, yaşam tarzı var ve daha birçoğu...

Yazarımız ise yaşamış görmüş geçirmiş ve demişki ''E benim dizilerde ki, kitaplarda ki gibi bir hayatım var. Ben bunu yazıya dökmesem ayıp olur.'' Ve böylece yazarlık hayatına olan ilk adımını atmış. Anlayacağınız kitapta bahsedilen A'dan, Z'ye kadar her şey yazarın o güzel hayatını anlatıyor.

Kitabı o kadar hayranlıkla okudum ki bazı bölümlerde ''Ben burayı bir dizide görmüştüm.'' ya da ''Yaa cidden böyle bir hayat var mı?'' gibi isyanlarda bulundum.  Hatta gittim yazarın sosyal hesaplarını stalkladım ve kitaptan izler, fotoğraflar gördüm işte o zaman daha da tatmin oldum. Ne diyebilirdim ki? hayalini kurduğum hayatı en küçük ayrtıntısına kadar yazarımız yaşıyordu.

Azıcık kitabın konusundan bahsedeyim. Çok değil azcıcık... Aralara birkaç spoide kaçırabilirim belki :)

Yazar Ankara'da yaşıyor. Bu sıralarda ise Koreli bir sevgilisi vardır. fakat ilerleyen zamanlarda yazarımız terk edilir. Bu terk edilişin ardından yazar uzuuuuun bir depresyona girer. Kendisini dış dünyaya kapatır gibi bir şey olur. Bir süre sonra yakın arkadaşı tarafından bir buluşmaya gitmek zorunda kalır ve burada esas oğlanımız Dong-Ho ile karşılaşır. Kader ya... Her insanın yüzüne böyle gülmez maalesef.

Size Duygu'nun karakterinden bahsedecek olursam, kendisi hırslı, vazgeçmeyen ve her zaman umutlu bir insan. Bütün bunları onu Dong-Ho'nun peşinden koşarken keşfettim. Farkettim ki hayatta böyle olursak bir şeyler kazanırız. Çabalayın arkadaşlar. Çabalayalım. Vazgeçmeyin, FIGHTING!

Dong-Ho'nun karakteri ise, biraz fazla donuk, fazla ağırbaşlı ve fazla romantikk!!!

Ya Allah'ım şu anda bu postu yazarken bile acayip heyecanlanıyorum. Cidden yazar çok şanslı.

Velhasıl kelam, bu buluşmadan sonra yazarımız Dong-Ho'yu elde etmek için türlü türlü planlar yapar. Ve şansa bakın birde bakmış Dong-Ho tam yanında.

Kitabı bir günde bitirdim. Yazarın üslubu, kitabın akışı ve olaylar çok sürükleyiciydi. Ayrıca gerçeklik payının olması da ilgimi fazlasıyla çekti. Sonu ise çok heyecanlı bitti. İkinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Sizde yazarın hayatına ortak olmak istiyorsanız e bi okuyun derim :)


                                                               ALINTILAR



  • ''Bak, hayat ne kadar kısa ve kuşlar kanat çırpıyor...''

  • ''Gerçekler beni korkutuyor. Dünya dönmeye, nehirler kurumaya ve insanlar yan çizmeye devam ediyor.''

  • ''Yaşadıklarım, geçmişim, planlarım, düşlerim, tecrübelerim de büyük ölçüde pay sahibiydi benim ben ol­mamda. Bütün kötü özelliklerim, hayata bakış açım, olayları algılama biçimim... Bu yüzden ben değerliyim, sen değerlisin...''

  • ''Madem geldik dünyaya, madem dibine kadar yaşıyoruz kederleri; mutluluğun, sevincin suçu ne? Biraz da biz çalsak ya kederlerden bizden söke söke aldığı zamanlarımızı... Eklesek mutlu olduğu­muz günlerin peşine...''

  • ''Bırak, sen anlatma. Senin anlattığınla beslenmesin. O anlasın seni. Parfüm şişesinin üzerinde yazıyor hangi çiçek özü kokusu olduğu ama yine de kokluyor insan anlamak için. Bekle! Keşfedilmenin tadı hiçbir şeyde yok.''

  • ''Kural: Hayallerin hakkında sınanacaksın. Sıkıntıya baş eğmediğin müddetçe galip sensin! Umudunun tükenmesi, gemilerin yanması demektir!''

Yorumlar

Popüler Yayınlar