NUMARAN BENDE VAR // SOPHIE KINSELLA // KITAP YORUMU



  1. Kitabın Adı: Numaran Bende Var
  2. Yazarın Adı: Sophie Kinsella
  3. Yayınevi: Artemis Yayınları
  4. Sayfa Sayısı: 425
 TANITIM BÜLTENİ

Aşık mıyım? Bilmiyorum. 

Beni sevip sevmediğini bilmiyorum. 
Onu sevip sevmediğimi bilmiyorum. 
Tek diyebileceğim, aklımdan hiç çıkmayan tek ki şi o. 
Duymak istediğim onun sesi. Görmeyi umduğum onun yüzü.
Bravo bana! Kaybettim :( 

Şu dünyada kaybetmemem gereken tek şeyi kaybettim. Nişan yüzüğümü! Magnus'un üç nesillik aile yadigarı. 
Ve şimdi, tam da annesiyle babasının döndüğü gün kaybettim. Kaybetmek için o günü buldum. Derin derin nefes al, Poppy. 
Olumlu düşün :) 

Bir hayır yemeğinde kızlarla iki kadeh şampanya devirdikten sonra Poppy'nin hayatı bir anda tepetaklak oldu. Yalnızca nişan yüzüğünü kaybetmekle kalmadı, arkasından yaşanan panikte cep telefonundan da oldu. Titrek bacaklarla otelin lobisinde dört dönerken, bir çöp kutusunda terk edilmiş bir telefon buldu. E, mal bulanındır demişler! Artık otele bir numara bırakabilirdi. Kaderinde vardı demek ki! 
Tek sorun şuydu ki, telefonun sahibi işadamı Sam Roxton, onunla aynı fikirde değildi. Cep telefonunu geri istiyordu ve Poppy'nin, tüm mesajlarını okumasından ve özel hayatına burnunu sokmasından hiç hoşlanmamıştı. Üstüne üstlük yüzüğü bulana kadar Poppy'nin tek elle idare etmesi gerekecekti! Düğün hazırlıkları, Sam'in geçici asistanlığı vazifesi ve başına bizzat açtığı türlü belalar yüzünden işler iyice karışacaktı.

HELLÖ!! Muhteşem bir kitap yorumuyla karşınızdayım. Daha bugün bitirdim ve etkisi geçmeden hemen yorumumu sizinle paylaşmak istedim. Açıkçası eve bugün çok geç girdim çünkü bir doğum günü partisindeydim. Ve şu anda gözlerim kızarık, uykulu ve kapandı kapanacak bir şekilde yazıyorum. Ama yazıyorum çünkü gerçekten yazmak istedim böyle eğlenceli ve akıcı bir kitabı.

 Sophie'yi yıllar önce tanıdım fakat kitaplarını okumaya bir türlü fırsatım olmadı. Fakat kitaplarını en çok okumak istediğim yazarlar arasındaydı kendisi. İlk olarak ''Sır tutabilir misin?'' kitabını görmüştüm. Aslında şu anda bu kitabı okudum mu okumadım mı o kadar ikilemdeyim ki kafayı yiyebilirim. Konusu o kadar tanıdık geliyor ki sanki kitabın bütün sayfaları aklımda ama bir yandan da hiçbir şey hatırlamıyorum gibi bir şey. Biliyorum çok çelişkili oldu. Ama zannediyorum ki bir ön okuma da yapmış olabilirim.

Efendim ana konumuz olan kitabımıza dönecek olursak kitap mükemmel. Mükemmel ya bayağı mükemmel. Uzun zamandır böyle samimi, akıcı ve tatlı bir roman okumamıştım. Gerek yazarın kalemi, gerek baş karakterimiz olan Poppy'nin hayatı, gerek kitabın ortalarında bana attırdığı kahkahalar, gerek kafanızda kurduğunuz sorular... Bu ''gerekler'' böyle devam edeeeer gider. 
Poppy karakteri bana çok samimi geldi. Kendisi sıradan ve espritüel bir kız. Ve evleneceği adamın ona verdiği aile yadigarı yüzüğüde kaybedince bütün her şey başına yıkılır. Hadi tamam yüzüğü kaybetti birde üstüne telefonu çalınınca Poppy savunmasız bir şekilde ortada kalır. Ta ki çöpte terkedilmiş, zavallı bir telefon ona göz kırpana kadar. Ne demişler; Çöpte olan bir mal artık halkındır. (Poppy felsefesi.) Ve bu telefon ise Beyaz Küre Danışmanlığında Sam Roxton adında bir çalışanın sorumluluğunda olunca her şey değişir. Fakat Poppy'nin felsefesi asla değişmez. Devamı ise Poppy'nin serzenişleri, yaşadığı acı-tatlı anıları çelişkileri ve kararsızlıklarıyla geliyor.

Poppy karakterini Papucumun Ajanı kitabındaki Deniz karakterine çok benzettim. Her ikiside kendi hayatları için savaşıyorlar ve hep bir macera içerisindeler. Sophie ve Asude'nin kalemleri birbirine çok benziyor. Dediğim gibi kitap beni kahkahalara boğdu. Bazen dayanamadım ve derslerde okumaya başladım ve o sessizliğin içinde benim kıkırtılarım duyuluyordu. Bu kitapla birlikte Sophie favori yazarlarım arasına girdi. İlerleyen zamanlarda ise Sır Tutabilir misin? kitabına başlamayı düşünüyorum. O zaman okuyup okumadığım hakkında emin olabilirim.


                               DEV SPOİ!

Poppy'nin sonunda Sam ile birlikte olmasını sonuna kadar destekledim ki zaten başından beri Sam yandaşıydım. Kitabın ortalarına doğru kafayı yiyecektim. Hatta sonuna kadar. Her şey sonunda belli oldu. I LOVE YOU SAM...



Bir diğer olayımız ise Magnus'un sürtüklüğü. Evet tam olarak doğru anladınız ''Magnus'un sürtüklüğü''. Magnus karakterini başta çok seviyordum fakat beni kendinden soğutmayı başarabildi. Teşekkürler Magnus.

Yorumlar

Popüler Yayınlar