P.S. ZATEN BOYUNDA KÜÇÜKTÜ // GÜLAY HUSEYNOVA // KİTAP YORUMU

Kitabın Adı: P.S. Zaten Boyunda Küçüktü
Kitabın Yazarı: Gülay Huseynova
Yayınevi: Müptela Yayınları
Sayfa Sayısı: 248


Azerbaycan'da 2015 yılının satış rekortmeni Altın Kalemödülü sahibi. 

Gülay Hüseynova sıcacık kalemi ve bütün içtenliği ile Bakü - İstanbul arasında uçuşan bir aşkı anlatıyor. Bir "like", bir "comment" ile yüreği pırpır eder mi insanın? Eder. Peki, mesafeler yahut engeller aşka mâni olabilir mi? Ne münasebet!

"Bir yandan da heyecandan çatlıyorum, arkadaş. Daha bir gün var, kalbim yerinden çıkacak gibi ama… Üstelik ben bu adamın saat kaçta geleceğini de bilmiyorum ki, ona göre hazırlanayım… Sormuyorum, gururum izin vermiyor… Amma da meraklıymış diye düşünmemesi için… Var ya, açıkçası yüreğim de ağzımda… Kolay değil yani… Sen kalkıp kilometrelerce uzağında olan bir adama âşık ol, aylarca bekle, bekle… Sonra tamamen beklemekten vazgeç ve hiç beklemediğin anda adamın kalkıp senin ülkene geleceğini öğren… Bünyem alışkın değil yani böyle dengesiz bir aşka…"

Gülay Hüseynova'nın matrak ve samimi kalemi ile tanışacağınız bu ilk romanı; kâh gülümseyerek, kâh "ben de" diyerek okuyacaksınız. 






HELLÖ!! Kardeş ülke kitabından kitap yorumum geliyooor!! (Loading...) Evet arkadaşlar doğru gördünüz, okudunuz. Bu kitap kardeş ülkemizden yani Azerbaycan'dan Gülay Huseynova olan tatlı mı tatlı bir yazardan çıkma sevimli mi sevimli bir kitap. Yorumuma geçmeden önce sizinle azıcık havadan sudan konuşalım.

DUYURU!

Fark ettiyseniz blogumun ismi, cismi, şekli... Kısacası her şeyi değişti. Değiştirdim. Nedenleri ise; Eski tasarımı ilk başta çok hoşuma gidiyordu fakat sonradan göz alışınca iyice sıradanlaşmaya başladı gözümde. E, birde ben her şeyden çok çabuk sıkılan bir insanım, bu yüzden yenilik yapma ihtiyacı hissettim. Bembeyaz bir tasarımdan, kopkoyu bir tasarıma geçmek fazla yenilikli oldu kendimce. Blogumu ziyaret edenler bilirler. Eskiden ''Minyonun Dünyası'' adı altında yorumlarımı paylaşıyordum. Şimdi ise ''Vaveyla'' adı altında paylaşacağım inşallah. Bu kadar değşiklikten sonra blogumu ziyaret edenler, bloguma girdiklerinden eskisini yerinde bulamayınca şaşırmasınlar lütfen. Aman ha! Şaşırmayın! Ne bileyim sayfayı yenileyip bulamazsınız, sonra tekrar yenileyip bulamazsanız diye söylüyorum; Arkadaşlar no panik! Blogumda eskisi gibi gezinin lütfen. Yoksa istediğinizi bulamayınca bir paradoksun içine sürüklenmeyin efennim.

Şimdi ise yavaştan sizleri kitap yorumuma davet ediyorum...

Bu sene lisede son senem olduğu için test kitapları alma gereği duyuyorum. (Ah şu ÖSYM belası! Zaten birde sistem değişince hepten diken üstünde duruyorum, neyse... Bu konulara girmeyeceğim çünkü girersem çıkamam. Yoksa okuduğunuz yorum 'kitap yorumu' olmaktan çıkar ve 'ÖSYM yorumu' olarak size geri döner.) Kitap satış sitelerinde test kitapları ararken Okuoku'da buldum kendimi. Edebiyat soru bankasını tam sepete ekleyecekken dedim ki kendi kendime ''Hadi bir tane de kitap ekle şu sepete.'' Sonra kendimi kampanyalara bakarken buldum ve Yabancı Yayınları ile Müptela yayınlarının ortak 4.99 TL kampanyasını açıp içinden P.S. Zaten Boyunda Küçüktü kitabını seçtim. Zaten kitabın ismini ilk gördüğümde beni kendine çekmeyi başardı. Dedim ki; ''Aynen, boyumda küçük ve ben bu kitabı almalıyım!'' Velhasıl kelam aldım. Okudum. Şimdi ise yorumunu girerken çok mutluyum, heyecanlıyım.

Çünkü kitap gerçekten çok tatlı bir şeydi. Yazarın anlatım tarzı, akıcılığı, sürükleyiciliği, betimlemeleri... Yeri geldiğinde ağzım kulaklarımda okudum bazı bölümleri.

Baş karakterimiz Yaya. Bir oyuncu. Bir yönetmene aşık. Bu yönetmenle internetten tanışıyor. Yönetmenimizin adı ise Metehan Koç. Kitabın genel konusu bu. Kitabı okurken ''Yapma Yaya internet aşkları gelip geçici. Onlar hep umutsuz vakalar. Sakın kendini kaptırma!'' dedim. Dedim ama dinletemedim. Azeri kızımız kendini kaptırdı gitti. Kitabın belli yerlerinde Yaya'nın, KOÇ ile olan konuşmalarına denk geliyoruz. Kitabın birinci beğenmediğim kısmı buralar oldu. Konuşmalar biraz daha fazla ciddiyetle yazılabilirdi. KOÇ'un konuşmalarında biraz daha fazla ağırlığı hissedebilmeliydik. Umarım anlatabiliyorumdur. Hani kitaplarda erkek karakterler biraz daha baskın olur ya işte bu kitapta onu hissedemedim. İkinci beğenmediğim kısım ise, kitapta bazı bölümler çok durağan ilerliyordu ve bu da okuyucuyu biraz sıkabiliyor normal olarak. Yine de kitabın altını çizdiğim çok satırları oldu. Hatta bir bölümü full pembe fosforlu kaleme boyamıştım. 😃😃
Kitapta en beğendiğim şey ise çokça yerlerde Türkiye'ye ait izler görmemdi. Gerçekten çok mutluluk verici şeylerdi. Diğer beğendiğim şey ise ayracı! Allah'ımmm o nasıl güzel bir ayraçtı.
Kitabın sonu ''İkinci kitap gelebilir'' havasındaydı. Şu anda da zaten yazarın ''VE BİR AMERİCANO'' adlı kitabı yayımlanacak. Fakat içeriği hakkında hiçbir bilgim yok. Yani bu kitabın devamı da olabilir veya farklı konulu bir kitapta olabilir. Benim ne düşündüğümü merak ediyorsanız... Umarım bu kitabın devamıdır. Çünkü Yaya'nın ilerleyen hayatında neler olacağını çok merak ediyorum.

ALINTILAR

''Şu İnstagram Facebook falan var ya, eskiden buraların hepsi tarlaydı, aşk neyin yoktu.''


''Keşke insanların İnstagram listesindeki sıralamayla, kalp listesindeki sıralama aynı olsaydı.''


''İnsanların arkalarında bıraktıkları eserleri, doğurdukları yavruları gibidir. Muhakkak karakterlerinden bir şeyler taşır. Onun için birini tanımak, sevmek, hissetmek ve en önemlisi anlayabilmek için iç dünyasının ürününe bakmak gerekir.''




''Bu şarkıyı da diğeri gibi aradım, buldum ve yüreğime kazıdım. Koç'la olan mesajlar ve ses kayıtları hala telefonumda. Onu özleyince ya da sadece konuşmak, sesini duymak isteyince hemen kayıtları açıyorum ve dinliyorum. Sanki telefonla konuşuyormuşuz gibi kendimi kandırıyorum.''

Yorumlar

Popüler Yayınlar